11 Eylül 2017 Pazartesi

ACI GERÇEKLER

YAPMAYIN! 

Çocuk Yapmayın! Delirmek istemiyorsanız, mevcut hayatınızı bitmeyen bir kaosla değiştirmek istemiyorsanız çocuk yapmayın!

Sakın "Aman kızgınlıkla yazmış işte, hiç öyle şey olur mu?" diye düşünmeyin. Kızgınlıkla değil, gayet rasyonel verilerle yazıyorum bu yazıyı. Arya 4 yaşında ve bu 4 yılda muhteşem anlarımızla b.ktan anlarımızı kıyaslarsak b.ktan anlarımız açık ara kazanıyor.

Çocuğunuz olduğu andan itibaren siz artık yoksunuz. Tüm konuşmalar çocuğa bağlanacak, tüm planlar ona göre yapılacak ve yine tüm planlar ona göre bozulacak. Çünkü o çocuk ya ateşlenip hastalanıp kusacak, ya üşütecek öksürecek, olmadı uyuyakalacak. Siz de eliniz böğrünüzde, hevesiniz kursağınızda, en şık ayakkabınız ve yapılı saç/makyajınızla kapının önünde kalakalacaksınız. Ya da daha da fenası size gelen misafirleri son dakka iptal edemediğiniz için hem hastalıkla hem de misafir hazırlığı ile başa çıkmaya çalışacaksınız.

Her gün yemek yapmak zorunda olacaksınız. Hatta o yemek beğenilmeyecek 2. belki de 3. kez yemek yapacaksınız. Yemeği yaparken paçanızdan çekiştiren "Hadiiii artııııık! Çok acıııktıııımmm! Daha fazla bekleyemem!" diye ağlayıp sizi delirten çocuk sadece 2 kaşık alacak ve "Doydum / Aç değilim. Çikolata istiyorum" diyecek. Bu arada siz mutfakta yemek yaparken kaşla göz arasında dolaptan aldığı meyve suyunu yeni aldığınız ya da yeni yıkattığınız halıya dökecek ve siz fark ettiğinizde leke çoktan kurumuş olacak. "Aman canım bir halı çocuktan kıymetli mi?" diyorsunuz değil mi? Benzer şeyler (koltuğa dökülen tarhana çorbaları, yoğurtlar, duvarlara sürülen boyalar, kapıya pencereye yapıştırılan kağıtlar/stickerlar, kırılan bardaklar, tabaklar, yerlere dökülen kuruyemiş kabukları, koltuğa/halıya yapışan/eriyip boyayan hamurlar, ekranı çizilen televizyonlar, camı kırılan müzik seti, kapısı bozulan buzdolabı, sizin biricik çocuğunuzun arkadaşınız yeni aldığı inox dolabı kaşla göz arasında çizdiği o an...) sizin evde de sürekli yaşandığı zaman konuşalım.






Dışarı çıkarken hazırlanmak bir mücadele, kapıdan dışarı çıkmak ayrı bir mücadele, eve dönmek apayrı bir mücadele olacak. En yakınlarınızın bile nişanına/nikahına/düğününe gitmek hayal olacak. Nişanı düğünü geçtim, şöyle ailecek dışarda yemek yemek bile büyük bir olay. İlk yıllar eşinizle karşılıklı yemek yemeyi unutun, bebeği o tutacak/gezdirecek siz yiyeceksiniz; sonra siz bebeği alacak gezdireceksiniz ki eşiniz yemeğini yiyebilsen. Hep gittiğiniz mekanlar bebek arabasını görür görmez surat asacak, sizi en diplere en köşelere oturtacak ki diğer müşteriler çocuktan rahatsız olmasın. Yolculuklarınızın hepsi taşınıyor gibi olacak: bezler mamalar, yedek kıyafetler, oyuncaklar, onsuz uyunmayan battaniyeler... Havaalanı bekleme kuyrukları sizin için yeni bir boyut kazanacak, bir süre sonra "Kusura bakmayın, müsadenizle ben öne geçeyim yoksa çocuk feryat figan ağlayıp kulaklarımızı patlacak" demeye alışacaksınız. 

Gittiğiniz her yerde gözünüz kulağınız hep çocukta olmak zorunda çünkü mazallah her an bir şey olabilir. "Olmaz ya, ben rahat anne olurum", dediğinizi duyar gibiyim. Ben de öyleyim ama bizim toplumumuz rahat değil. Her dk biri sizi uyaracak "Ay çocuk şu tarafa gitti, bir bakın başına bir iş gelmesin.", "Ay çocuk cama çok yaklaştı, ben çok tedirgin oldum, birşey olmasın. Dikkat edin, çocuk bu!". Herkes o kadar duyarlı, o kadar endişeli ve olaya o kadar müdahil olacak ki zaten size nefes alacak alan dahi kalmayacak.

"Büyüdükçe işler kolaylaşır. Gülü seven dikenine katlanır. O da büyüyecek işte!" Bunları da siz anne-baba olduktan sonra tekrar konuşalım. Çocuğunu çoktan büyütmüş, ununu elemiş eleğini asmış, sevgili büyüklerim, sizler de lütfen gece gündüz tam zamanlı olarak en az bir ay torunlarınıza bakın, geçmiş günleri şöyle bir hatırlayın, ondan sonra sizlerle de tekrar konuşabiliriz. Yok arkadaş, işler hiç de kolaylaşmıyor! Büyüdükçe aklı daha çok şeye eriyor, istekler artıyor, kendi fikirleri, kendi kararları oluyor. "Gelmicem! Gitmicem! Yemicem! Yatmıcam! Kalkmıcam! Onu giymicem!" ... liste uzar gider. Bir de istekler var tabi: "Çok sıkıldım, parka gidelim! Çok sıkıldım, benimle oyun oyna! Hadi dışarı çıkalım! Hayır eve gitmeyelim! Ben Ataların evine gitmek istiyorum, tam şimdi şu sn gitmek istiyorum!" O anda ne yaptığınızın ya da nasıl hissetiğinizin hiç önemi yok, önemli olan onun ne istediği! Çünkü artık siz diye bir şey yok! 


Peki hiç mi iyi birşey yok? Var tabi ama onları herkes biliyor yazmaya çok da gerek yok. Evet, çok seveceksiniz çocuğunuzu, o da sizi çok sevecek. Sarılınca dünyalar sizin olacak, bazı günler herşey yolunda gidecek, oh büyüdü artık çok şükür diyeceksiniz. Sonra yine herşey sil baştan!

Not: Ben de farkındayım ki şükretmeliyim. Sağlıklı ve çoooook güzel, çoooook sevgi dolu bir kızım var. Allah'a şükür sağlıklı ve bizim kızımız. Derdim Arya ile değil, tabi ki Allah sağlık sıhhat uzun ömür versin. Elbette büyüyecek ve bu günler arkada kalacak. Unutulacak inşallah. Ama demek istediğim çocuk sahibi olmak karşıdan göründüğü kadar kolay değil. Sevgi herşeyi halletmiyor. Hatta öyle anlar oluyor ki kısa bir anlığına sevgi yok oluyor, sadece içine düştüğünüz çıkmazlar kalıyor. Ama tabi ki annelik hormonları devreye giriyor ve sevgi her daim devam ediyor. Kendinizden iyice emin olmadan, tüm zorlukları göze almadan, "biyolojik saat" etkisiyle ya da çevrenin gazıyla çocuk sahibi olmayın. Çok iyi düşünün. Bugüne kadar yapamadığınız, hep yapmayı hayal ettiğiniz şeyleri bir kağıda yazın, listenizdekileri çocukla yapıp yapamayacağınızı ve yapma şansınızı çöpe attığınız için ne hissedeceğinizi de hesaba katın. Yukarıda anlatmadığın tonla konu, tonla örnek var ama hepsi aynı yere çıkıyor. Hayatınızın yaklaşık 10 yılını belki de 20 yılını bu kaos içinde yaşamaya hazır mısınız? Çok iyi düşünün!

11 yorum:

  1. inan yetişkinlerle uğraşmaktan daha kolay küçük çocuk..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yetişkinlerle uğraşmak gerekmiyor ki. Benşm sorumluluğum değil. Büyümüş gitmiş, herkesin kendi hayatı, kendi aklı, kendi seçimleri. Ama çocuk öylr değil, banane deyip bırakamıyorsun. Yetişkinlerde uğraşmak bir tercih, çocukla uğraşmak mecburiyet.

      Sil
  2. Yetişkin bir bireyle anlaşamıyorsam, iletişimimi sınırlı tutarım. Mecbur olduğum alanlarda konuşurum. Özel hayatımda görmezden gelirim, kafamı dinlerim.

    YanıtlaSil
  3. Artık çok geç bizim için, bu yazı şimdi mi yazılır? ��

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla ben hep diyorum, daha önce de yazmışımdır mutlaka ama siz artık iyi yanlarına odaklanacaksınız. Zaten görünce aşık olacaksınız bebişe. İlk zamanlar sıkıntı yok ama hiç "ay büyüse emeklese, yürüse, konuşsa" diye heyecan yapmayın 😂 kundak bebeğinin keyfini sürün 😊

      Sil
  4. <3 nefes aaaal nefes veeer, mayayla 4 senedir ben de bu şekildeyim.. 10 kere değil 100 kere düşünmek lazım. bir de böyle yazıları okumak lazım çünkü ay minik premsesiiiim'cilerden fenalık geldi :D
    yalnız bişi diycem, ikinci böyle olmadı yahu. adam kendi kendine sessizce büyüyor! o melek bebeklerden biriydi ilk sene, dur bakalım "sen daha dur dur bunlar iyi zamanların, büyüyünce cozutur"cular haklı çıkacak mı :P

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Korkarım haklı çıkacaklar 😭 iyi ki 2. böyle olmamış, aksini hayal bile etmek istemiyorum 😁

      Sil
  5. Nur Hanım Merhaba :)
    Şu aralar bende çocuk düşünüyorum.
    Anne- çocuk bloglarına sardım. Herkes şikayet şikayet... İlallah ediyorlar. Şaşırdım.
    Demin annemle konuştum. Doğurursam belki işe ara veririm falan dedim. O da çocuk insanı eve bağlıyor, işi bırakma; sakın bana da güvenme ben bakmam falan dedi. Çalışıyordu, ilgisizdi, bir kez bile veli toplantısına gelmedi. Çalışan anneler vicdan azabı çeker derler. Benimkinin umurunda olmamış ki çocuk insanı eve bağlıyor diyor. Anneanne- babaanne çocuğu hani şımartıyordu. Buyursunlar benim annemle tanışsınlar, şimdiden gardını aldı. Sevmedi beni hiç, biliyorum... Artık umurumda değil zaten neyse:)
    Ben bir bizim ilişkimiz bozuk sanıyordum ama blogları okuyunca galiba kimsenin annesiyle ilişkisi düzgün değil demeye başladım. Öyle mi gerçekten? Samimi soruyorum, çocukla iyi bir ilişki kurmak o kadar zor mu? :) Hiç bulaşmasam mı çocuk işlerine?
    umay.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdi ben tek başıma bu soruya cevap veremem ama uyardığım halde, blogu okudukları halde benimki böyle olmaz diye çocuk yapan 3 arkadaşım var ve maalesef hepsi de perişan halde. İkisinin bebeğinde - Yeni nesil bebeklerde oran 1/6'ymış sanırım - besin alerjisi var; üçüncünün bebeği hiç ama hiç uyumuyor ve sürekli ağlıyor. Yani benim buralarda durum pek parlak değil. Tabi ki sevgisi bambaşka, annelik güzel... vs. AMA sorumluluk çok büyük ve bütün hayatınızı ele geçirecek. Sonra ben duymadım, ben bilmiyordum demeyin. Bir de artık kimse annesine bozulmasın, annelik herkese göre bişey değil ama bunu kimse söylemiyor hatta sır gibi saklıyor herkes birbirinden. Adeta ben çekiyorum, sen de çek misali. Benim kızım şu an 6 yaşında. İşler kimi zaman geçmişe göre kolay, kimi zaman aynı derecede zor. Karar sizin. Belki sizin hikayeniz/maceranız farklı olur. Bol şans :)

      Sil
  6. "maalesef hepsi de perişan halde" asdfghjkl yav bu bebeler annelere ne etti :D
    Teşekkür ederim yanıtınız için. "Annelik herkese göre bişey değil ama bunu kimse söylemiyor hatta sır gibi saklıyor." demişsiniz ama vallahi o herkesin malumu :)) Hele ben meslek gereği tanık oluyorum. Var ya neler neler var! İnsan anne olunca, şu olunca, bu olunca neyse o, değişmiyor. Dediğiniz gibi annelik sorumluluk getiriyor. Dönemsel fiziksel, duygusal zorluklar var galiba. Onları kaldırmak lazım sanırım. Yoksa çocuklar sağlıklıysa, evde istismar yoksa ve anne çocuğu güvende tutuyorsa; herkes kendine, koşullarına, çocuklarına göre bu işi beceriyor.Artık iyi mi, kötü mü, mükemmel mi, yeterli mi; ona çocuğu karar verir. Her ilişkinin, evin dinamiği farklı.
    Ben içe dönük, duygusal biriyim, sorumluluk duygum yüksektir, maddi olarak da şahane şekilde kaldırabilirim ama bir o kadar da sinirli, sabırsız biriyim ve meslek gereği hep problemli insanlarla muhatap oluyorum, stresliyim. Ama işte insan çocuk düşününce de aklındaki ideal anne gibi olmak istiyor. Bilemiyorum, artık yaş da geçiyor. Düşünüyorum hala :) Hayırlısı olsun, hayırlı olmayacaksa Allah nasip etmesin :)
    Tekrar teşekkür ederim. Tatildesiniz sanırım. İyi tatiller. Arya'yı da öptüm. <3
    umay.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler :) tam da sizin yazdığınız gibi durum. Dönemsel zorluklara göğüs germek gerekiyor. Mükemmellik de göreceli bir kavram zaten :) anne olunca da beklerim bloga, kendi maceramız paylaşırsın :)

      Sil